1. doğrusu, gerçekten, hakikaten, ciden 2. aslında, zaten, zati * bi rastî ez wiha nehizirîbûm gerçekten ben böyle düşünmemiştim * ev koşk bi rastî jî xweşik e bu köşk hakikaten güzel
tarafindan 1970-01-01 02:00 tarihinde kurmanciden turkishye çevrildi.