l/bw 1. kovalamak, ardına düşmek, ardına vermek (kaçanın ardına düşmek, yakalamaya çalışmak) * çendê berê di tavehîvê de bi pey çend siwaran ketibû geçenlerde ay ışığında üç atlıyı kovalamış 2. kovuşturmak 3. aramak (önem verip istemek) * ez bi pey tiştên wiha nakevim ben böyle şeyleri aramam 4. -e düşmek (aşırı ilgi veya sevgi göstermek) 5. (kocaya) kaçmak, varmak * kurik çi bike, keçik bi pey ketiye çocuk ne yapsın, kız ona kaçmış
tarafindan 1970-01-01 02:00 tarihinde kurmanciden turkishye çevrildi.